
Hayat ciddiye alınamayacak kadar saçma madem, yaşadığın olumsuzluklardan bile keyif almayı öğrenmelisin. Bir şeyleri kafaya takmanın anlamı yok.
Hatırlıyorum da üniversitede vize veya finaller için ders çalışmak amacıyla toplanırdık. Bir tur Monopoly veya Risk oynayıp öyle çalışmaya başlayalım derken sabah olurdu ve son saatlerde sıkıştırılmış bir çalışmayla sınava girerdik. Buna karşın, sınavlardan birkaç hafta önce çalışmaya başlayıp çağrıldıkları hiçbir yere gitmeyen ve her şeyi sınavdan sonraya erteleyen arkadaşlar vardı.
Sonuçta ne mi oldu? Kimi eğlenerek kimi günlerce stres yaparak da olsa herkes mezun oldu. O günlerde keyfimi iyi ki ertelememişim. Hayat o kadar da ciddiye almaya değiyor.
İş hayatında da durum pek farklı değil. Canım istediğinde sabaha kadar film veya dizi izleyip ya da kitap okuyup işe uykusuz gitmek; arkadaşlarla toplanıp sabaha kadar eğlenmek ve sürünerek işe gitmek…Bunların hiçbiri ertelenemezdi ve ertelenmedi de.
Param olsun tatile öyle gideyim veya şunu öyle alayım gibi sorunları da olmamalı insanın. Borçlu yaşamak keyfi ertelememenin bir başka yoludur 🙂 Öyle veya böyle kredi veya kredi kartı borcun olacaksa keyif verecek nedenlerden olsun.
Keyif ertelenince keyfi kaçar insanın.